Bir önceki yazımızda devletin şiddet mağdurlarına yanıtından bahsetmiştik. Serinin son yazısı olan bu yazımızda ise şiddetten kurtulanlar için ayrılan sağlık bütçesi, mağdurların ihtiyaçları, şiddet mağdurlarına ilişkin iyi uygulama örnekleri ve şiddeti önlemeye yönelik girişimlerden bahsedilecektir.
Türkiye'de şiddetten kurtulanlara sağlıkla ilgili müdahalelerde bulunulması için yapılan harcamalar veya ayrılan bütçe ile ilgili bir bilgi, kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Bununla birlikte Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2019-2023 stratejik planına göre "Kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici ve koruyucu hizmetlerin sunulması" hedefi kapsamında 166.500.000 Türk Lirası bütçe ayrılmıştır. Bu bütçenin bakanlığın toplam bütçesine oranı %3,48'dir.
Şiddet mağdurlarının ve ailelerinin en önemli ihtiyaçlarından biri, hukuken korunan haklarının uygulamaya da yansımasıdır. Benzer şekilde hukuken açıkça veya hiç korunmayan durumlara ilişkin de düzenlemeye ihtiyaç vardır. Faillerin cezasız kalmaması, olayların aydınlatılması ve tekrar yaşanmaması için kalıcı çözümler geliştirilerek önlenmesi talep edilmektedir.
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin sonuçlarına dikkat çeken kampanyaların sürdürülmesi, şiddet sonrasında mağdurlara yönelik uygulama süreçlerinin kolaylaştırılması, en önemli ihtiyaçlardandır.
Koruma-tedavi-iyileştirme hizmetlerinin etkin bir şekilde sağlanması ve sürekliliği, sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması ve hasta gizliliğine saygı gösterilmesi de mağdurların iyileşme sürecinde ihtiyaç duydukları noktalardır. Uzun vadede, sağlık ve hijyen ürünlerine erişim, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için merkezi ve yerel yönetimler aracılığıyla ücretsiz hale getirilmeli ve erken yaşlardan itibaren kapsamlı cinsellik ve cinsiyet eşitliği eğitimi verilmesi gerekmektedir.
Kadınların bedenlerine ilişkin kararları tek başına alabilmeleri, ekonomik ve psikososyal desteğe ulaşabilmeleri gerekmektedir. Rahim ağzı kanserine karşı korunmanın en etkili yolu olan HPV Aşısı, Türkiye'de Ulusal Aşılama Programı'nda yer almalıdır.
Cinsel şiddete maruz kalan çocuklar, bir sonraki yaşamlarını daha sağlıklı yaşayabilmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için ömür boyu psikolojik desteğe ihtiyaç duymaktadır.
Son yıllarda sivil toplum kuruluşları Türkiye'de engellilere yönelik şiddet ve ihlaller konusunda daha aktif çalışmaya başlamıştır. Ayrıca STK'lar, izleme, denetim ve raporlama faaliyetlerini artırmak, engelli hakları ihlallerini ve bunlara eşlik eden sağlık müdahalelerini gerçekleştirmek için çalışmalarını sürdürmektedir.
Kaymakamlıklara bağlı kadın sığınma evleri, baroların kadın hakları merkezleri, ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) gibi birçok kurum kadınlara yönelik koruma tedbirleri almakta ve çalışmalar yürütmektedir.
Ekonomik durumu yeterli olmayan kadınlar, yaşadıkları şehirdeki baroların adli yardım bürosuna başvurarak avukat atanmasını talep edebilmektedir. Ayrıca kadına yönelik şiddet kapsamında mağdurların yararlanabileceği kurum ve kuruluşlar bulunmaktadır. STK'lar ücretsiz hijyenik pedler, farkındalık faaliyetleri ve ücretsiz psikolojik ve yasal destek sağlamaktadır.
Türkiye'de engelli haklarının devlet dışındaki aktörler tarafından ihlal edilmesinin önlenmesi için bilinçlendirme çalışmaları artmaya başlamıştır. Özellikle STK'lar, eylemleriyle farkındalık yaratarak engellilerin hak ve ihlallerini ortadan kaldırmak için aktif olarak çalışmaktadır. Engellilerin temsilini genişletmeye çalışmak, hak ihlallerine yönelik büyük bir adım olarak yorumlanmaktadır.
Sığınak, psiko-sosyal destek, sağlık desteği ve ekonomik destek gibi kamu destekleri sağlanmakta, ancak sahada bütünleşik bir yasanın bulunmaması ve insanların hangi desteği alacakları konusunda bilgi düzeyinin yetersiz olması hizmetlerin etkinliğini azaltmaktadır. Verimliliği ve üretkenliği artırmak için STK'larla kamu işbirliğinin yapılması önemlidir.
Commentaires