
Ücret, işçinin iş sözleşmesinde yer alan iş görme borcunu yerine getirmesi karşısında; işverenin iş sözleşmesinden kaynaklanan temel bir borcu olarak kabul edilir. İşverenin bu borcunun kaynağını iş sözleşmesi oluşturmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 32/1. maddesi ise ücreti; ‘bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar’ olarak tanımlamaktadır. Bu hükümde ücretin işçi tarafından yerine getirilen bir işin karşılığı olduğu ifade edilmiştir. Oysa bugün sosyal düşüncelerin etkisiyle bu kurala istisnalar getirilmiş olup bazı durumlarda işçinin bir çalışma karşılığı olmaksızın ücret isteyebileceği yasa ile kabul edilmiştir. İşçilere zorlayıcı nedenlerle çalışmadığı günlerde, hafta tatilinde, ulusal bayram ve tatil günlerinde, yıllık ücretli izinlerde, askerlik görevini yapan gazetecilere bir iş karşılığı olmaksızın ödenen bu tür ücret sosyal ücret olarak kabul edilmektedir.
Ücret bir istek olmaktan ziyade zaman içerisinde, insan haklarının da evrensel olarak kabulü ile birlikte anayasal bir hak halini almıştır. Buna istinaden de ücret, sözleşme ve ona muadil resmi belgelerle garanti altına alınan bir hak olarak da değerlendirilebilmektedir.
Bir rutin sürecin sonucu gibi duruyor olsa da aslında ücret elde edilen bir hak olmasının yanı sıra çalışanların teşviki açısından son derece tetikleyici bir unsurdur. Ücretin varlığı, yeterliliği ve zamanında ödenmesi, çalışanların bir işletmeye kendilerini ait hissederek daha istekli çalışabilmeleri açısından önem arz etmektedir.
Buna göre ücreti elde eden çalışanların bireysel olarak hayatlarından hareketle büyük bir toplumun yaşam faaliyetlerini sürdürmesi söz konusu olmaktadır. Bu nedenle eksik alınan, zamanında alınmayan ya da herhangi bir şekilde elde edilemeyen ücretler toplum genel yaşam düzeyine olumsuz etki edebileceği gibi yeterli düzeyde ve zamanında alınan ücretler toplumun yaşam kalitesine doğrudan ve olumlu etkide bulunacaktır.
Sağlık çalışanlarının aldıkları eğitim, üstlendikleri mesleki risk ve harcadıkları emek nazara alındığında, yeterli ve tatmin edici bir ücret almalarının en doğal hakları olduğu kabul edilmelidir.
Sağlık çalışanının ücret isteme hakkının tarafları bazı durumlarda sağlık çalışanı ve hastalar, bazı durumlarda ise sağlık çalışanı ve sağlık kuruluşudur. Bu durum sağlık çalışanının bir sağlık kuruluşunda veya kendi muayenehanesinde çalışmasına göre değişiklik gösterir.
Sağlık çalışanının aldığı ücret yeterli olmalıdır. Çünkü mesleğin taşıdığı riskler harcadıkları emek, sürekli olarak bilimsel gelişmeleri takip ve mesleki yeterliliklerini korumak için yapacaklar masraf ve katlanacakları maddi ve manevi zorluğun karşılığında, yeterli ve tatmin edici gelir kazanmayı hak etmektedirler.
Kaynaklar
Öz,Ramazan; Çalışan Ücretleri Sektörlere Göre Farklılık Arz Eder Mi?", Yüksek Lisans Tezi,2018.
Arslanalp,Cenk; İnsan Kaynaklarında Ücretlendirme Politikaların Önemi, Yüksek Lisans Tezi, 2017.
Terzioğlu, Ahmet; İş Hukukunda İşverenin Borcu Olarak Ücret, Elektronik Sosyal Bİlimler Dergisi, 2019.
Acar, Zühra; Sağlık Çalışanlarının Hakları ve Hak Arama Yolları, Yüksek Lisans Tezi, 2018
Komentar