Tıp alanının niteliği gereği uzmanlıklar üzerine kurulmuş olması ve vakıaların birden fazla uzmanlık alanının işbirliği gerektirmesi nedeniyle, hekimin diğer meslektaşlarından veya sağlık çalışanlarından bilimsel ve teknik açıdan yardım ya da danışmanlık alma hali olan konsültasyon önemli hekim haklarından biridir.
Hekimin hastayla birebir görüşme ve muayene sürecinin sonunda yaptığı değerlendirme ile konsültasyonun gerekliliğine karar vermesi veyahut hastanın / hasta yakınlarının bu yönde talepte bulunması halinde konsültasyon mümkün olabilecektir. Konsültasyon talebinin şekliyle ilgili kanuni bir düzenleme bulunmasa da Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın “Danışım (Konsültasyon) ve Ekip Çalışması” başlıklı 19’uncu maddesinde, müdavi (daimi) hekimin konsültasyon talebini yazılı olarak yapacağı düzenlenmiştir. Elbette acil durumlarda yazılılık şartı aranmayacaktır. Fakat talebin yazılı hale dönüştürülmesi ispat açısından önem arz etmektedir.
Akabinde sağlık kuruluşu tarafından hazırlanacak konsültasyon talimatnamesine uygun bir konsültasyon formunun doldurulması gerekmektedir. Bu form hastaya ilişkin bilgileri, hastanın talebini ve konsültasyonun gerekliliğini ayrıntılı şekilde izah etmelidir. Zira multidisipliner eğitim hastanelerinde konsültasyon görevinin yerine getirilmesi, ilgili uzmanlık alanını temsil eden kurumsal yapının sorumluluğunda olup konsültasyon talimatname ve maktu formlarının içeriklerinin hazırlanmasında hekime güven ilkesi ve hekimin özen borcu sebebiyle hukukçuların da yer alması yerinde olacaktır.
TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları m. 19/g gereğince, konsültan hekim, konsültasyon davetine uymak zorundadır. Davete uyduktan sonra konsültasyon sürecinde hastanın tanı ve tedavisinde asıl görev ve sorumluluk daimi hekime ait olmakla konsültan hekim, daimi hekimin bilgisi ve onayıyla kişisel sorumluluğu ölçüsünde tedavi ve sair süreçlerde rol alacaktır.
Konsültasyon halinde, gerekçenin ve sonuçların açık ve anlaşılır şekilde tutanak altına alınması ve bu tutanağın hem daimi hekim hem de konsültan hekim tarafından imzalanması gereklidir. Buna ek olarak konsültan hekimin yapılan tedaviye onayı yoksa , kanaatini konsültasyon tutanağına geçirme yükümü vardır. Zira bu durumda konsültan hekim tedavi sürecine karışamayacaktır.
Konsültasyon sonucunu öğrenen hasta / hasta yakını, konsültan hekimin daimi hekimden farklı düşündüğünü görüp, konsültan hekimin görüşünü tercih edebilir. Bu durumda daimi hekim, ya konsültan hekimin görüşüne uyacaktır ya da bu görüşü kabul etmeyerek kendi görüşünde ısrar edecektir. Israr halinde daimi hekimin hastayı bırakma hakkı doğar. Bu hak kullanıldığında konsültan hekim daimi hekime dönüşecek olup bu hekimin de konsültasyon hakkı doğacaktır.
Konsültasyon sürecinde konsültan hekime hasta ile bizzat görüşme fırsatı tanınması, muayene imkanı, hastanın yeterli düzeyde bilgilendirilmesi ve sürecin daimi hekimle sıkı iletişim halinde ilerletilmesi tedavinin başarısı için oldukça önem arz etmekte olup özellikle teknolojik gelişmeler ışığında konsültasyonun farklı ülkelerden hekimler arasında dahi mümkün hale gelmesi tıp camiası için oldukça sevindiricirdir.
Kaynakça
1- Türk Tabipler Birliği Makale Arşivi https://www.ttb.org.tr/makale_goster.php?Guid=f78ec404-923f-11e7-b66d-1540034f819c#
https://jag.journalagent.com/tkd/pdfs/TKDA_37_70_15_18.pdf
2- Amerikan Tabipler Birliği (The American Medical Association) tıbbi konsültasyonla ilgili belirlediği 9 ilke
3- Korkmaz, Yakup. TIBBİ KONSÜLTASYON VE KUSURUN PAYLAŞTIRILMASI SORUNU TBB Dergisi 2019(140)
4- Ulusal 4. Acil Tıp Kongresi Sunum Arşivi https://file.atuder.org.tr/_atuder.org/fileUpload/WNMbOrLGx83w.pdf
Comments