06.10.2022 tarih ve 31975 sayılı Resmi Gazete’de, sağlık alanına ilişkin üç yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmeliklerdeki bazı düzenlemeler temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı niteliktedir. Şöyle ki;
Bu yönetmeliklerde yer alan, “Muayenehanesi bulunan hekimler, (...) muayenehanesine müracaat eden hastalarının teşhis ve tedavisini yıllık sözleşme yapmak suretiyle ilgili branşta boş uzman hekim kadrosu olması halinde özel hastanelerde/tıp merkezlerinde yapabilirler. Özel hastanelerin/tıp merkezlerinin boş uzman hekim kadrosu olmaması durumunda, ruhsatında ve/veya faaliyet izin belgesinde kayıtlı uzman hekim branşlarındaki toplam kadro sayısının %15’ine kadar uzman hekimle sözleşme imzalayabilir. Aynı branşta birden fazla hekimle sözleşme imzalanmak istenmesi durumunda ilgili branşın toplam kadro sayısının üçte birinden fazla uzman hekim ile sözleşme imzalanamaz.” şeklindeki düzenleme, hem hekimlerin çalışma özgürlüğünü hem de hastaların sağlık hakkını kısıtlar niteliktedir. Bu düzenlemeyle birlikte özel hastanelerin veya tıp merkezlerinin boş uzman hekim kadrosunun bulunmaması durumunun özel muayenehanesi olan hekimler açısından haksız rekabete yol açacağı açıktır. Özellikle cerrahi işlemlerin hem yapıları gereği, hem de yasa düzenlemeler gereği hastane ortamında gerçekleştirilmeleri zorunlu olmakla birlikte bu durumun en çok cerrahi branşlarda çalışan hekimlerin çalışma özgürlüğünü kısıtlayacağı, bu açıdan da hastanede veya tıp merkezinde müdahale gerektirmeyen branşlarda çalışan hekimler ile kıyaslandığında çifte standart yaratacağı açıktır. Zira, özel hastanelerin ve tıp merkezlerinin, uzman hekim kadrosunun %15’ine kadar uzman hekimle sözleşme imzalayabileceği ve aynı branştan birden fazla uzman hekimle anlaşılmak istendiğinde bu sayının da hastanenin ya da tıp merkezinin toplam uzman kadrosunun üçte birini aşamayacağı düşünüldüğünde bu oranların tüm özel muayanehanesi olan ve gerçekleştireceği tıbbi müdahaleler açısından tıp merkezi veya özel hastane imkanlarını kullanmak zorunda olan uzman hekim sayısını karşılamayacağı açık olup bir hekimin birden fazla hastane ile sözleşme imzalaması yasaklanmadığından özel hastane veya tıp merkezleri tarafından, fazla hastası olan veya tanınmış hekimlerin tercih edileceği açıktır. Ayrıca Türkiye geneli düşünüldüğünde, çok fazla sayıda özel hastanenin bulunmadığı illerin varlığı da unutulmamalıdır. Zira bu durumda özel hastane veya tıp merkezlerinde alınan hizmetin bedeli de hastanın kendisi tarafından karşılanacağı için bir hekimin hasta portföyüne göre farklı farklı fiyat bandındaki hastanelerle anlaşma isteği de gayet doğaldır. Ancak görece olarak daha az hastası olan veyahut yeni muayenehane açmış olan hekimlerin de anlaşma imzalayabilecekleri boş kadrolar bulamayacakları, dolayısıyla hastalarına özel hastane veya tıp merkezinde yapılması gereken sağlık hizmetlerini sunamayacakları ve bu sebeple hastalar tarafından da tercih edilmemeleri gibi bir sonucun ortaya çıkması da kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca hastalarına özel hastane açısından farklı fiyat bantlarında seçenekler sunabilen bir hekim ile yalnızca tek bir hastaneyle sözleşme imzalayabildiği için hastalarına yalnızca tek bir seçenek sunabilecek bir hekimin hastalar arasında tercih edilebilirliği de ayrı bir soruna yol açacaktır.
Söz konusu düzenlemeyle, 1219 sayılı Kanun m.12/3 ile mesleğini serbest icra eden hekimlere verilen hak, Yönetmelik ile kısıtlanmaktadır. Sağlık Bakanlığına söz konusu kanuni düzenlemeyi kısıtlama yetkisi tanıyan herhangi bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Çalışma hürriyetine ilişkin olarak serbest hekimlere tanınan bu hakkın yönetmelikle kısıtlanması Anayasa m.13’e aykırıdır.
Anılan düzenlemenin hastalar açısından da yaratacağı sorunlar bir hayli fazladır. Bu durumun, eşit kalitede sağlık hizmetinin sunulamamasına yol açacağı açık olmakla birlikte, ayrıca hastaların, sağlık kuruluşunu seçme ve hekim seçme haklarını da ihlal edeceği açıktır. Bu düzenleme öncesinde, özel muayenehanesi olan hekimlere başvuran hastalar, özel hastane veya tıp merkezinde gerçekleştirilmesi gereken tıbbi işlemlerin varlığı durumunda başvurdukları özel muayenehane hekimi tarafından tıbbi müdahalenin gerçekleştirileceği özel sağlık kuruluşu açısından birden fazla seçenek arasından bütçelerine göre bir değerlendirme yapabilmekte iken mevcut düzenleme ile hem özel sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilmesi gereken müdahaleleri açısından başvurabilecekleri özel muayenehane hekimleri kısıtlanacak, hem de özel muayenehanedeki hekim tarafından kendilerine kuvvetle muhtemel yalnızca tek bir seçenek sunulacaktır.
Anılan düzenlemelerin devamında hastanın kişisel sağlık verilerinin gizliliği ve mahremiyet haklarını ihlal eden bir düzenleme daha mevcuttur. Bu da, “Özel hastanede/tıp merkezinde gerçekleştirilecek ayakta veya yatarak tedavi öncesi muayenehane hastalarına ilişkin bilgilendirilmiş rıza formu hasta veya kanuni temsilcisi, muayenehane hekimi, özel hastanenin ilgili birim sorumlusu ve mesul müdür tarafından imzalanır.” şeklindeki düzenlemedir. Esasen rıza formunda yeni düzenleme ile imzasının bulunması zorunluluğu getirilen kimseler halihazırda hastanın sağlık verilerine erişimi olan kimseler olarak düşünülseler de düzenleme öncesi durumda, uygulamada bu kişiler, hastaya ilişkin rıza formunu yalnızca bir sorun veya bir uyuşmazlık yaşandığında görmekte iken, mevcut durumda tıbbi müdahale ile alakaları olsun olmasın ister istemez her özel muayenehane hastasının rıza formu ellerinden geçecek, yani her özel muayenehane hastasının sağlık verilerini bu veriler ile işleri olsun olmasın öğreneceklerdir. Ayrıca yalnızca özel muayenehane hastaları böylesi ihlallerle karşılaşacak olup aynı hastanenin veya tıp merkezinin özel hekim aracılığıyla gelmeyen hastaları bu uygulamadan muaf tutulacaklardır. Bu durumun da yine sağlık hizmeti sunumunda çifte standarda yol açacağı açıktır.
6 Ekim 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik değişiklikleri, temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması, sözleşme hürriyeti, sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı ve özel hayatın gizliliği bakımından sakıncalı düzenlemeler içermektedir. Bu haliyle pek çok temel hak ve hürriyet ihlal edilmektedir. Söz konusu değişikliklerin kanunlarla yapılması; temel hak ve hürriyetleri ihlal eden düzenlemelerden ise vazgeçilmesi gerekmektedir. Yönetmelik değişikliğiyle ilgili olarak bundan sonra atılacak tüm adımların Sağlık Hakkı Derneği’nin amaçları doğrultusunda izleneceğini kamuoyuna saygıyla bildiririz.
Comments