“Verem Eğitim ve Propaganda Haftası”, 1947 yılında kutlanmaya başlanmıştır ve her sene Ocak ayının ilk pazarından başlayan haftada kutlanmaktadır. Verem haftasında amaç, toplumdaki bireylerin verem diğer adıyla tüberküloz hastalığı ve hastalıkla mücadele ile ilgili bilinçlendirilmesidir.
Tüberküloz hastalığı, dünyanın pek çok yerinde hala bir halk sağlığı problemidir. Bir başka deyişle tüberküloz; “en çok görülen, en çok sakat bırakan, en çok öldüren ve en çok iş gücü kaybına sebep olan” hastalıklar kategorisinde yerini almıştır. Peki nedir bu tüberküloz hastalığı? Ne zaman ve nasıl ortaya çıkmıştır? Belirtileri ve çözümü nedir? Hep birlikte bir göz atalım.
1. Veremin Ortaya Çıkışı
Verem, dünyada ve Türkiye’de bir dönem en sık rastlanan salgın bir hastalıktı. Verem, toplumsal hayatını etkilemesi sebebiyle halk arasında fazlaca bilinen bir hastalık olmuştur.
Verem hastalığı, Ortaçağ zamanında Allah’a karşı gelen ve günah işleyen insanlara verilmiş bir ceza olarak bilinmekteydi. Sanayi Devrimi ile beraber Avrupa’da hastalığın nedenlerinin dini gerekçeler olmadığı; aile yapısında aranmaya başlanmıştı. Şehirde yaşayan ve fabrikalarda çalışmaların zorlukları kırsal kesimlerdeki geleneksel aile değerleri ile karşılaştırılmış, aile bireylerinin fabrikalarda uzun saatler ve zor koşullarda çalışmalarının duygusal tatmin yoksunluğuna ve yetersiz beslenmenin bireylerin vücutlarının hastalığa uygun bir hale geldiği gözlenmiştir. Tüberkülozun etkilediği sosyal yapıyı ve kendine has ekolojisini ispatlayan ilk tıp ve çevrebilimcisi Rene Dubos’ tur.
Dubos, bir hastalığa tek bir mikrobun sebep olmadığını bu yüzden de veremin tek başına kitleleri öldüremeyeceğini düşünmüştür. 19. yüzyılın kötü yaşam koşulları ve aşırı nüfus artışı kişilerin daha kolay ölmelerine sebep olduğu ve bireyleri güçsüz bıraktığı sonucuna ulaşmıştır. Fakat ilerleyen yıllar, Avrupa’nın sanayileşmesi ve refahın artması ile birlikte vereme sebep olan sosyal sıkıntıların azaldığı görülmüştür. Sanayi devrimi her ne kadar da tüberküloz konusunda olumsuz etkilere sebep olsa da, insanların yaşam standardını yükseltmiştir. Elde edilen bilimsel gelişmeler veremin tedavi edilmesine katkıda bulunmaya başlamıştır.
2. Veremin Belirtileri
Orijinal adı Mycobacterium Tuberculosis Bovis (MTB) olan veremin ortaya çıkışı, sığırın evcilleştirilmesi ve insanlarla daha yakın bir temasta bulunması ile gerçekleşmiştir. Hayvanlara etki etmeyen bu mikrop, insanların etkileşim halinde olmaları nedeniyle dünya üzerine yayılmış ve bu şekilde artmıştır. Verem bakterisi, diğer enfeksiyonlu hastalıklar gibi, vücuda girer girmez hemen etki etmemekte, birçok faktörün (bakımsızlık, sağlıklı beslenememe, uykusuzluk, yorgunluk, içki kullanımı, rutubetli ev ortamı) bir araya gelmesiyle hastalık etkisini göstermektedir.
Tüberküloz hastalığının tanısı, balgamda ortaya çıkan verem mikrobu ile konulmaktadır. Hastalığın belirtileri neticesinde akciğer filmi çekilerek hastalıktan şüphelenilebilir. Hastalarda meydana gelen rahatsızlıklar:
iki haftadan uzun süren öksürük,
ateş ve gece terlemeleri,
göğüste ağrı,
iştahsızlık,
kilo kaybı, çocuklarda daha çok kilo alamama,
halsizlik,
balgamlı kan gelmesi.
Tüberkülozun halk sağlığı yönünden diğer bir önemi de bulaşıcı bir hastalık olmasından kaynaklı sosyal bir hastalık olmasıdır. Tüberküloz hava yoluyla bulaşan bir hastalık olduğu için, hastalık ve tedavisi hakkında yeterince bilgi sahibi olunmadığı için ve geçmişten kaynaklı kötü bir üne sahip olduğu için damgalanmalarla karşılaştığı belirtilmektedir.
3. Aşının Bulunması
Alman Bilim Adamı Robert Koch 1882 yılında tüberküloz basilini bir mikroskop ile tespit etmiş ve dünyada verem hastalığına karşı en etkili savunma silahını da bu sayede keşfetmiştir. Fransız Bilim Adamı Calmette, insana zarar vermeyen ve bireyleri vereme karşı koruyan bir aşı haline getirdiği mikroba BCG demiştir. BCG, 1923 yılında ilk olarak Paris’te uygulanmaya başlanmıştır.
4. Edebiyatta Verem
Verem aynı zamanda birçok milletin edebiyat ve sinemasında, sevdiğine kavuşamadığı için üzüntüden meydana gelen bir hastalık olarak da anılmıştır. Phystisis (balgamlı öksürük ve hırıltı) olarak da bilinen tüberküloz hastalığı, batı ülkelerinde, “beyaz ölüm veya beyaz veba”, Türkiye’deyse “ince hastalık, teverrüm, zaafiyet veya duman” şeklinde adlandırılmaktaydı.
5. Türkiye’de Verem ile Mücadele Faaliyetleri
Türkiye’de verem ile ilgili ilk ciddi girişim Cemiyet-i Tıbbıye-i Şâhâne tarafından başlatılmıştır. II. Abdülhamit zamanında hastalıkla ilgili bazı faaliyetlere başlanmış ve 1906 yılında verem tedavisi için Hamidiye Etfal Hastanesinde ilk çocuk sanatoryumu açılmıştır.
Türkiye’de verem hastalığına ilişkin ilk girişim, 1918 yılında Verem Mücadelesi Osmanlı Cemiyeti’nin kurulmasıdır. Başkanlığını Dr. Besim Ömer Paşa’nın yaptığı bu dernek, 1920 yılında İstanbul’un işgal edilmesi sebebiyle faaliyet gösteremeden çalışmalarına ara vermek zorunda kalmıştır. İkinci girişim ise Dr. Behçet Uz’un 18 Şubat 1923'te İzmir Veremle Mücadele Cemiyeti Hayriyesi’ni kurmasıdır. 1927’de tekrar kurularak faaliyete başlayan İstanbul Veremle Mücadele Cemiyeti’nin amacı; insanların veremin ne kadar kötü bir hastalık olduğunu ve bireylere bu hastalığın ne denli büyük tahribatlara yol açtığını anlatarak yapılacak çalışmalarda başarı elde etmenin ancak bireysel bilgi ile çözülebileceği açıklanmıştı. Veremle Mücadele Osmanlı Cemiyeti, yapmayı hedeflediği faaliyetlerini dispanser ve verem hastanesi açmak olarak belirlemiştir. Cemiyet yapılacak propaganda ve eğitimlere büyük önem vermiş ve 1924-1927 yılları arasında 17. sayısı çıkan “Cidal” ismi ile halka hitap eden bir dergi çıkarmıştır.
Verem ile mücadelede başarı için en önemli sürecin dispanser açmak olduğu düşünülerek İstanbul’da 1923 yılında ilk Verem Savaş Dispanseri açılmıştı. İlk özel sanatoryum Büyükada’da Dr. Musa Kazım tarafından açılmıştı. 1924 yılında Heybeliada Sanatoryumu,1932 yılında İstanbul Verem Savaş Derneği tarafından Erenköy Sanatoryumu ve 1936’da ise Yakacık’ta bir sanatoryum kurulmuştu. Türkiye’de BCG aşısı uygulaması İstanbul Hıfzıssıhha Müdürü Refik Güran tarafından 1931 yılında yeni doğan çocuklara ağız yoluyla verilmeye başlanmıştı.
1930 yılında çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile verem, bireylerin sağlık kurum ve kuruluşlarına haber vermeleri mecburi olan hastalıklar olarak sayılmaya başlanmıştır. Dispanserler, verem mücadelesinin en önemli merkezi konumundadırlar. Verem en fazla solunum sistemine zarar verdiği için havası daha iyi olan yerlere sanatoryum denilen müesseseler yapılmış ve hastaların tedavi edildiği bir merkez olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sanatoryumlar, hastaların uzunca bir süre kalabilmeleri için tasarlanmış ve verem savaşı tarihinde birinci derecede önem arzeden bir merkez olarak kabul edilmiştir. Sanatoryumda geçirilen süreç, vücut direncini ve tüberkülozun toksik etkilerine karşı dayanaklılığı artırabilmek için dengeli beslenme ve istirahate önem verilerek geçirilen bir süreçtir. Tüberküloz hastalığına yeni yakalanan hastaların düzenli olarak sanatoryum veya hastanelerde tedavi elde edilen hastaların ev tedavisine nazaran % 95 oranında daha başarılı olduğu görülmüştür. Az gelişmiş ülkelerde maddi imkânsızlıklardan kaynaklı sanatoryumların inşa edilememekte, hastalar evden veya ayaktan tedavi edilerek gönderilmekteydi.
11942-1948 yılları arasında Türkiye’nin beş büyük şehrinde 2.775.000 kişi üzerinde yapılan araştırma sonucunda veremden yıllık 5.851 kişinin öldüğü tespit edilmiştir. Bu rakamlara bakarak her yüz bin kişiden 211 kişinin öldüğü sonucu ortaya çıkmaktadır. 1949 yılında ise bu sayının 6.805’e yükseldiği tespit edilmiş ve bu ölüm oranı da her yüz bin kişiden 218’inin öldüğünü ortaya koymuştur. Türkiye’de yaşanan veremden kaynaklı ölümler en fazla büyük şehirlerde ve Karadeniz sahilinde yaşanmaktaydı. Her yüz bin kişinin yaklaşık 200 kişisi ölen Türkiye’de verem kayıplarının yüksek oranda olmasına karşın diğer ülkelerde tespit edilen verem ölümleri oldukça düşüktür.
6. Dalgalanmaların Önlenmesi
Tüberkülozun 50 yıldan fazla süredir tedavisi olmasına karşın halen daha toplumumuzda bu hastalığa karşı olumsuz düşünceler devam etmektedir. Meydana gelen bu olumsuz düşünceler; tüberküloz hastalığı olan kişilere karşı korku, sessizlik, dışlama, damgalama veya ayrımcılığı kapsamaktadır. İnsanlar bir yandan tüberkülozun tedavisi ile uğraşırken diğer yandan da toplumda onlara karşı olan negatif düşünce ve davranışlarla baş etmek durumunda kalmaktadırlar. Toplumun bu denli negatif ve bu bireyleri reddedici davranışları tüberküloz hastalarının sosyal yaşamını ve ruh sağlığını olumsuz etkilemektedir. Damgalanmanın önlenmesi; hastaların sosyal yaşamlarının sürdürmeleri ve ruh sağlıklarının korunması için oldukça önemlidir. Çünkü bizler sağlığın bedenen, ruhen ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olduğunu düşünmekte ve bu yönde çalışmalar yürütmekteyiz. Bu açıdan tüberküloz hastalarının, fiziksel tedavilerinin yanında ruhsal ve sosyal açıdan da tedavi edilmeleri için çaba sarf etmeliyiz. Bu konuda yardımcı olabilecek birim ve kişiler sağlık otoritesi ve sağlık profesyonelleridir.
Ayrıca her verem hastasının ve temaslısının uygun tıbbi danışma, tedavi ve bakım alma hakkı vardır. Hastaların, kapsamlı bakım programlarının bir parçası olarak sağlık sektörünün ileriye yönelik olarak kar amacı olmaksızın düzenlediği eğitim ve önleme kampanyalarından yararlanma hakları vardır.
KAYNAKÇA
T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü. 73. Verem Eğitim Ve Propaganda Haftası Bilgi Notu. 03.01.2022. https://istanbulism.saglik.gov.tr/TR,165584/73-verem-egitimi-ve-propaganda-haftasi.html#.
Tuğluoğlu, F. (2008). Cumhuriyetin İlk Döneminde Verem Mücadelesi ve Propaganda Faaliyetleri. Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, (13-14). S: 1,2,10,11,12.
Öztürk, F. Ö. Damgalanma Kavramı Ve Tüberküloz (Stıgmatızatıon Concept And Tuberculosıs. Internatıonal Refereed Journal Of Nursıng Researches, 136.
Şeref Özkara, Seren Arpaz, Süha Özkan, Zafer Aktaş, Osman Örsel, Hamdi Ecevit, Türkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri Federasyonu. Verem (Tüberküloz). 03.01.2022. https://verem.org.tr/verem-tuberkuloz.
Konya/Selçuklu Zeki Altındağ İlkokulu. Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası. 04.01.2022. https://www.medikalakademi.com.tr/verem-nedir-neden-olur-belirtileri-tedavisi-ve-asisi/.
Serhat Kanat, hemsirekitabi.com. Dünyada En Çok Öldüren Bulaşıcı Hastalık: Verem. 04.01.2022. https://hemsirekitabi.com/dunyada-en-cok-olduren-bulasici-hastalik-verem/.
T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Tüberküloz Daire Başkanlığı. Türkiye’de Veremle Mücadelenin Tarihi Ve Dünden Bugüne Daire Başkanlığımız. 03.01.2022. https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/tuberkuloz-baskanligimiz/tarihte.html.
Comments