Aybaşı, regl, adet, menstrüasyon, hastalık...
Kadınların ve hatta yakın çevresinde bulunanların günlük yaşam pratiklerini derinden etkileyen adet dönemi, ilk kanama (menarş) ile başlayıp menopoz dönemine kadar aylık periyotlar halinde devam eden, kadının doğurganlık yeteneğini gösteren normal bir fizyolojik ve biyolojik süreçtir.
Fizyolojik ve biyolojik değişimlerle beraber psikolojik sosyal ve kültürel etkileri de olan adet döneminde davranışsal ve duygusal değişimler de söz konusudur. Hormonal dalgalanmalara duygusal dalgalanmalar da eşlik eder ve bu durum adet öncesi ve adet sonrasında sıkıntı, öfke, sinir ve gerginlik halleri ile sonuçlanır.
Buraya kadar bilimsel tanım ve sonuçlarını açıklamış olduk. Peki adet olmak ayıp mıdır?
Adet olmak; çok ayıp, bir tabu...(!)
Tabunun ve ayıbın anlamı bilinse de tekraren açıklayalım; kısıtlanan, konuşulmaması gereken eylem ve sözlerdir. Freud, içimize su serpercesine tabu sınırlamalarının din ya da ahlaki yasaklardan farklı olduğunu belirtmiştir. O halde bu kısıt ve yasakların kaynağı nedir?
Literatür incelendiğinde adet döneminde kolay öfkelenme, gerginlik, anksiyete, depresyon ve ruh halinde değişikliklerin sık rastlanan psikolojik şikayetler olduğunu görmekteyiz. Bu şikayetleri sadece hormonlara bağlamak ne kadar adil?
Adet kanını kirli, uğursuz, tehlikeli, adet dönemini utanılacak, sakınılacak, tabulaştırarak gizlenecek bir durum olarak kodlayan toplumlar...
Pek çok toplumda adet gören kadınların evden çıkması, yemeklere dokunması, başka insanlarla görüşmesi, bitkilere dokunması vs. yasaktır. Adetli kadın kirlidir (necistir) ki kadının bu şekilde addedildiği kutsal kitaplar dahi vardır. Bu bağlamda adetli kadın kutsal mekanlara girmemelidir, dua etmemelidir, kutsal kitaplara dokunmamalı, kutsal cümleleri okumamalıdır.
Adetli kadın uğursuz olduğu için pek çok olumsuz olayın sebebidir. Regl, kadınlara verilmiş bir cezadır. Aşırı tabulaştırılma, daima yasaklara mahkum edilme, damgalanma...
İşte bu tabu ve yasaklar çerçevesi, gerginliği, sinirliliği, anksiyeteyi, öfkeyi, depresif halleri sizce de haklı kılmaz mı?
Adet olmak suç, kadınsın.
Adet olmamak suç, kadın "değilsin".
Menopoza girmek suç, doğurganlığını kaybettin.
Sözün özü Hamletvari bir söylemle,
"Kadın olmak ya da olmamak, tüm mesele bu!"
Kaynakça
Vargün, B. (2021), Menstrüasyon ve Tabu, Antropoloji Dergisi, (42), 1-10
Çetin, Ö., Aslan, Ergül. (2019), Adölesanlarda Sık Görülen Jinekolojik Sorunlar, Sağlık Bilimlerinde İleri Araştırmalar Dergisi, (2)1
Yiğitoğlu, M. (2019), Yahudilikte Kadınların Regl Olma Dönemi/Niddah İle İlgili Hususlar, EKEV Akademi Dergisi
Aksoy Derya, Y., Erdemoğlu, Ç., Özşahin, Z. (2019), Üniversite Öğrencilerinde Menstrual Semptom Yaşama Durumu ve Yaşam Kalitesine Etkisi, ACU Sağlık Bilimleri Dergisi, (10)2, 176-181
Kommentare