Kadın hakları, kadınların tüm insanlarla eşit şekilde sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tamamına verilen isimdir. Birleşmiş Milletler Yasasının temel insan haklarına, insan itibar ve kıymetine ve erkeklerle kadınların eşit haklara sahip olması gerektiğine inancı tekrar onayladığını kaydederek, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, insanlara karşı ayrımcılığın kabul edilemezliği prensibini doğrulamaktadır. Tüm insanların özgür doğduğunu, eşit itibar ve haklara sahip oldukları bu Beyanname, böylece öne sürülen tüm haklar ve hürriyetlerin cinsiyete dayalı olanlar dahil hiçbir ayrıma tabi kılınmaksızın herkes tarafından kullanılabileceğini beyan etmiştir.
Sözleşmenin maddelerinde kadınlara dair verilen haklara vurgular yapılmış ve her alanda eşitlik savunulmuştur. Toplamda 30 maddeden oluşan sözleşmenin 12.maddesi kadınların sağlık hakkıyla ilgilidir.
Sözleşmedeki 12.madde şu şekildedir;
1. Taraf Devletler, aile planlaması dahil sağlık bakım hizmetlerinden kadın ve erkeğin eşit olarak yararlanması için, sağlık alanında kadınlara karşı ayrımı ortadan kaldırarak bütün önlemleri alacaklardır. 2. Bu maddenin 1. paragrafında öngörülen hükümler saklı kalmak kaydıyla Taraf Devletler kadına hamilelik, lohusalık ve doğum sonrası dönemde gerekli hizmetleri sağlayacaklar, hamilelik ve emzirme sırasında yeterli beslenme ile gerektiğinde ücretsiz hizmet vereceklerdir. (Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, 2021)
Sağlığı sağlamak ve sürdürmek, sağlıklı kalmak için kişisel stratejiler ve düzenli müdahaleler kadar sağlık hizmetleri bilgi birikiminin ve uygulamalarının evrimleşmesi ile de şekillenen devamlı bir süreçtir (Özgür Ansiklopedi (1a), 2022). Sağlık hakkı tüm insanlara verilen en temel haklardan biridir. Sağlık hizmetine en temelinde ulaşma ve sağlık hizmeti kullanma hakları tüm vatandaşlar için eşit olarak sağlanması gözetilmektedir.
Kadının sağlık haklarının insan hakları içinde değerlendirilmesiyle kadının insan hakkının, sağlık bilgisine erişim, yeterli beslenme ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını da kapsadığı kabul edilmiştir. Modern insan hakları hukuku açısından bakıldığında sağlık konusunda kadınların maruz kaldığı dezavantajlar hak ihlali olarak düşünülmektedir. Bunun en uç örneği ise anne ölümleridir (Akın ve ark., 2006).
Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen "Herkese Sağlık" ilkesi çerçevesinde, özellikle Dünya Sağlık Örgütü, geliştirdiği Stratejik Eylem Planlan dahilinde sağlık ve sağlık bakımı alanında toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak ve kadın sağlığına öncelik vermede yapılacak çalışmalar için temel stratejiler belirlemiştir. Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımına göre, sağlık, "sadece hastalık ve sakatlığın olmaması değil fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir". Kadınlar açısından düşünüldüğünde bu tanımlama büyük bir önem taşımaktadır. Sağlık alanındaki eşitliğin kadınların sağlık hizmetlerinden erkeklerle eşit düzeyde yararlanmasının ötesinde kadın sağlığını etkileyen toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı ve sosyo-ekonomik koşuları da içermesi gerektiği anlayışıyla birlikte kadın sağlığına yönelik çalışmalar yeni bir yön ve boyut kazanmıştır. Öncelikle, kadın sağlığını üreme sağlığıyla sınırlandıran bakış açısının yerine sağlığı biyolojik, genetik, çevresel, psiko-sosyal ve ekonomik faktörlerin bir sonucu olarak gören görüş almıştır. Bu çerçevede, "toplumsal cinsiyet" sağlık alanındaki anahtar belirleyicilerden biri olarak kabul edilmektedir. Kadın Sağlığı Stratejik Eylem Planı da bu temel ilke çerçevesinde hazırlanmaktadır.
Kaynakça
Akın, A., Esin, Ç., & Çelik, K. (2006). Kadının Sağlık Hakkı ve Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa'da Kadın Sağlığının İyileştirilmesine Yönelik Stratejik Eylem Planı.
Özgür Ansiklopedi (1a). Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi. Erişim Tarihi: 25.02.2022. Erişim Adresi: Vikipedia.
Özgür Ansiklopedi (1b). Sağlığı Koruma. Erişim Tarihi: 25.02.2022. Erişim Adresi: Vikipedia.
Comments