Dünya üzerinde cüzzam farkındalığını artırmak amacıyla her yıl ocak ayının son pazar günü "Dünya Cüzzam Günü" olarak değerlendirilir.
1. Cüzzam nedir ?
Cüzzam, Mycobacterium leprae bakterisinin neden olduğu kronik, ve sürekli ilerleyen bulaşıcı bir bakteriyel enfeksiyondur. Lepra veya 19. yüzyılda hastalığa neden olan bakteriyi bulan bilim insanının adıyla "Hansen" hastalığı olarak da bilinir.
Üç türe ayrılan cüzzam hastalığı arasında en bulaşıcı ve tehlikeli olan “Lepromalı cüzzam” hastalığıdır. Bu türün deri üzerindeki yarattığı kırmızı şişliklere “leproma” denilir. Vücutta en ağır tahribatı bırakan birinci tür cüzzam vakalarında, hastalık aşamalı bir şekilde tüm bedeni kaplar. İkinci tür olarak gösterilen “sinir cüzzamı” birinci türe göre daha az bulaşıcılık gösterirken hastanın sinir sistemini deforme eder. Üçüncü tür olan “tüberkülozumsu cüzzam” basili ise tüberküloz mikrobuyla benzerlik gösterir ve her iki hastalık reaksiyonları arasında ortak belirtiler oluşturur.
Cüzzam öncelikle kollar ve bacaklar gibi uzuvlar ile el ve ayak gibi ekstremiteleri, beyin ile omuriliğin dışındaki periferik sinirleri, deriyi, burnun iç yüzeyi ve üst solunum yolunda bulunan mukoza dokusunu doğrudan etkiler. Şekilsiz cilt ülserlerine, sinir sisteminde hasara ve kaslarda zayıflığa sebep olur. Tedavi edilerek kontrol altına alınmayan cüzzam bireyde ciddi şekil bozukluğuna ve önemli sakatlıklara neden olabilir.
2. Cüzzam Belirtileri
Ten renginden daha açık deri yaraları
Aylar boyunca iyileşmeyen yara ve lezyonlar
Kaslarda güçsüzlük
El, kol, bacak ve ayaklarda uyuşma hissi
Kaşlarda dökülme
Diz ve dirseklerde yara izleri
Kol ve bacak sinirlerinde kalınlaşma
Avuç içi kasların erimeye başlaması
Özellikle ön kol iç yüzeyinde his kaybı
Çocuklarda ve gençlerde sıklıkla tekrarlayan burun kanamaları
Alt göz kapaklarının kapanmaması
Yüzde ödem ve sivilceye benzeyen yaralar
Alında ve kulaklarda beliren morumsu renkli, kabarık ve sert nodüller
Vücudun farklı bölgelerinde görülebilen basilli nodüller
3. Cüzzam Nasıl bulaşır?
Cüzzamlı bir kişi öksürdüğünde veya hapşırdığında, başka bir kişinin soluduğu Mycobacterium leprae bakterisini içeren damlacıkların yayılması ve enfekte bir kişiyle uzun süreli yakın fiziksel temas gereklidir. Cüzzam, bir yemek sırasında el sıkışmak, sarılmak veya cüzzamlı bir kişinin otobüste yanına oturmak gibi kısa süreli temas yoluyla bulaşmaz. Cüzzamlı hamileler bunu doğmamış bebeklerine geçiremezler. Tarihteki eski inançlara göre cinsel temasla da bulaşmaz.
Ayrıca bakterilerle temas eden tüm hastalarda bu hastalık görülmeyebilir. Kişinin bağışıklık sistemini göre farklılık gösterecektir. Ancak bağışıklıkları yetişkinlerden daha zayıf olduğu için çocuklar, hastalığa daha kolay yakalanır.
Ek olarak hastalığa neden olan Mycobacterium leprae bakterisinin kuluçka döneminin çok yavaş olması, hastalık belirtilerinin 5 yıla kadar görülmemesine neden olabilir. Hatta hastada 20 yıl boyunca bile belirtiler görülmeyebilir. Bu durum, teşhisi zorlaştırır. Bu yüzden erken tanı tedavi için çok önemlidir.
4. Tarihte Cüzzam
Dünya çapında sosyal ve toplumsal bir hastalık olarak kabul edilen ve bilinen en eski deri hastalıklardan biri olan cüzzam hakkında Mısır, Çin ve Hindistan’da yazılı kaynaklar mevcuttur. Fakat Haçlı Seferleri süresince, hastalığın Doğu’dan Avrupa’ya doğru yayıldığı görüşü hâkim olmuştur. Orta Çağ’da salgın halini alan cüzzam hastalığı günahların bedeli olarak değerlendirip; hastaların bedenlerindeki damga olarak düşünülmüştür. Hastalığın etiyolojisinde en önemli faktör olan toplumsal bakış açısı ise, cüzzamlıların tecrit edilerek, özel kıyafetler giydirilerek, kıyafetlerinin üzerinde büyük bir “L” - Lepra kelimesinin baş harfidir aynı zamanda Lepra, Yunan dilinde kabuklu, kepekli anlamına gelir- harfi taşıyarak, zil ve çan çalarak dolaşmalarına sebep olmuştur. Orta Çağ’da başlayan hastaları damgalama ve hastalığın bir takım; “kirlenme, çürüme ve bozulma” gibi kelimelerle özdeşleştirme akımı hastalığın kendisini bir metafor haline getirmiştir.
Tanrının cezalandırdığı insanlar olarak kabul edilen cüzzam hastaları, toplumlarda yarattığı korku ve endişeyle, hastaların, kayıt altına alınarak toplum dışında belirlenen yerlerde veya tecrit yerlerinde yaşamak zorunda bırakmıştır. Tecrit edilmemiş ve toplum içerisinde yaşıyorsa, diğer insanları uyarmak için yanında taşımakla yükümlü olduğu zili ya da boynuna astığı çanı olmalıdır. Özel giysiler giymeli ve hatta rüzgârın yönüne bağlı olarak yolun belli bir tarafında yürümeleri gereklidir. Bu hastalar dilenerek ya da hikayeler anlatarak geçimlerini sağlamak zorunda kalmış ya da sirk tarzı çeşitli yerlerde riskli oyunlar sergileyerek para kazanmışlardır. Cüzzamlı insanlara taş atmak, boyunlarına zil takmak, sevap olarak gösterilmiş ve cüzzam hastalarının göğüslerine sarı büyük haçlar takılıp diğer insanların onları gördüğü yerde “Günahkâr!” diye bağırmaları mecburi kılınmıştır.
Diğer taraftan dışlanan cüzzam hastaları ise halk tarafından “yaşayanların arasındaki ölüler” olarak adlandırılmış “sefil” hastanelere gönderilmişlerdi. Hristiyan aforozları ile lanetlenmiş ve kendi başına “acı içerisinde” çürümeye terk edilmişlerdir.
Fiziksel etkilerinin yanında sosyal dışlanmaya da neden olan bu hastalığın tamamen engellenmesi amacıyla her yıl ocak ayının son haftası "Cüzzam Haftası" ve son pazarı da "Dünya Cüzzam Günü" olarak ilan edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 1985'ten bu yana en az 16 milyon cüzzamlı tedavi edildi ancak az gelişmiş ülke ve bölgelerde, açlık, yoksulluk, hayat ve temizlik şartlarının kötülüğü, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama, iyi beslenememe, aşırı üreme, iç savaşlar, sürekli göçler gibi nedenlerle hastalık halen yaygın durumdadır. Ülkemizde ise cumhuriyetin ilk yıllarında önemli bir sağlık sorunu olan cüzzam hastalığı uzun uğraşlar sonucu hasta sayısı yıllar geçtikçe azalmış ve 2017 yılı sonunda kayıtlı hasta sayısı 605'e, yeni vaka sayısı 2'ye gerilemiştir. Türkiye’de cüzzamla savaşta örnek bilim insanı Prof Dr. Türkan Saylan ve kurucusu olduğu Cüzzamla Savaş Derneği’nin bu konuda katkıları büyüktür. Uluslararası alanda da çalışmaları takdir gören bir bilim insanı olan Dr. Saylan cüzzamla savaştaki katkıları nedeniyle 1986' da Hindistan’da uluslararası Gandhi ödülünü almış, cüzzamla savaşta DSÖ'ye danışmanlık yapmıştır. Bu vesile ile Dr. Saylan’ı minnet ve saygı ile anıyoruz.
Kaynakça
Sarıbaş, S. Hansen’in Evlatları: Avrupa’nın Son Cüzzam Hastanesi Sakinlerinin Hikayesi. Molesto: Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 3(1), 229-240.
Spahic, O., (2018), Hansen’in Evlatları, 1.Baskı, Dedalus Yayınevi.
Medikal Akademi, Cüzzam (Lepra) Nedir? Nasıl Bulaşır? Belirtileri ve Tedavisi, 17.01.2022. https://www.medikalakademi.com.tr/cuzzam-lepra-nedir-nasil-bulasir-belirtileri-tedavisi/.
Acıbadem, Cüzzam, 17.01.2022. https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/cuzzam/#nedenleri.
Düzen Polikliniği Sağlık Grubu, 27 Ocak Dünya Cüzzam (LEPRA) Günü, 17.01.2022. https://www.duzenpoliklinigi.com/saglik-bilgileri.aspx?id=13508.
Σχόλια