Hastaya ait bilgilerin gizli tutulması hasta hakları ile ilgili bir konudur. Bu hususun Hasta Hakları Yönetmeliği’nde (HHY) açık bir şekilde düzenlendiği görülmektedir.
“Bilgilerin Gizli Tutulması” konusu HHY’nin 23. maddesinde ifade edilmektedir.
Madde 23- Sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen haller dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz. Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkalarına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hallerde bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz. Hukuki ve ahlaki yönden geçerli ve haklı bir sebebe dayanmaksızın hastaya zarar verme ihtimali bulunan bilginin ifşa edilmesi, personelin ve diğer kimselerin hukuki ve cezai sorumluluğunu da gerektirir. Araştırma ve eğitim amacı ile yapılan faaliyetlerde de hastanın kimlik bilgileri, rızası olmaksızın açıklanamaz.
Bireylerin özel hayatı hem uluslararası belgelerde hem de iç hukukumuzda koruma altına alınmıştır. Hasta hizmetten yararlanmaya başladığı ilk andan itibaren kendisine ait pek çok bilgiyi sağlık kurum, kuruluş ve sağlık çalışanlarına aktarmaya başlar. Örneğin, sağlık durumu ile ilgili sözlü bilgileri hekim ile paylaşır. Bunun gibi tahliller ve tetkikler ile de sağlığı konusunda pek çok bilgiyi kurum, kuruluş veya sağlık çalışanları ile paylaşmış olur.
Sağlık hizmetlerinden yararlanan hastanın paylaştığı bilgilerin gizli kalması, paylaşılmaması da hastanın hakkıdır.
PEKİ BİLGİLERİMİZ GİZLİ TUTULMAZSA NE OLUR? CEZASI VAR MIDIR?
Hekimin sır saklama yükümlülüğü olarak da adlandırılan bu hakkın ihlali, sözleşmeye aykırılık nedeniyle olduğu kadar, kişilik haklarının hukuka aykırı tecavüzü halinde, Türk Medeni Kanunu 24. ve 25. maddelerinde düzenlenen kişiliğin korunmasına ilişkin hükümler çerçevesinde de tazminat isteme hakkı verir.
Bu hakkın ihlali TCK 134. bağlamında, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası da getirir.
KAYNAKÇA:
Comments